Hayattaki en değerli varlıklarımız, ne yazık ki kaybedilince anlaşılanlar. İnsanın doğasından gelen bu alışkanlık, yaşamın her alanında farklı yüzlerle kendini gösterir...
Sağlığımız da kaybedilince değeri anlaşılan lütufların başında gelir. Çok basit bir hastalığa yakaladığımız halimizi düşünelim. Bedenimizi taşıyamaz haldeyken, iyileştiğimizde kendimize daha iyi bakacağımıza dair sözler veririz. Hayatımızı daha sağlıklı yaşayacağımıza dair bedenimize sözler verir dururuz. Bu sözleri tutma süremiz ise, hastalığı tamamen atlattığımız an ile sınırlıdır...
Sağlıklı yaşamak, hayata bakış meselesi ve bir yaşam şeklidir. Unutmayalım ki, en iyi tedavi hastalanmamaktır. Bunlarla birlikte sağlığın da kendini var edebilmesi için, güçlü bir desteğe ihtiyacı vardır. Bu desteği bizler seçimlerimiz ile veririz. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) sağlığı, kişinin bedensel, ruhsal ve sosyal olarak tam bir iyilik halinde olması olarak tanımlar. Şimdi WHO’nun bu tanımına bakacak olursak, başta kendimiz olmak üzere çevremizde kaç tane sağlıklı insan olduğuna bir bakalım. Hiç yok gibi değil mi? İşte hastanelerin önündeki kuyrukların sırrı da buradan başlıyor...
Hastalıklara nasıl baktığımız ve hasta olma halimizi nasıl değerlendirdiğimiz, iyileşme sürecimizin çok ama çok etkiler. Hasta olmayı bizler bilinçli ya da bilinçaltı olarak seçeriz. Şimdi diyeceksiniz, “falan hastalıktan dolayı sürünüyorum, sen neden bahsediyorsun, uzaktan gazel okumak kolay tabii.”, diyenleri duyar gibiyim. Ancak ben uzun yıllar zorlu hastalığı olan biriyle yaşadım, ayrıca şahıs, olarak da çok sağlık anlamında çok zor dönemler geçirdim. Dolayısıyla çok da uzaktan gazel okuduğum söylenemez.
Aslında bedenimizde ortaya çıkan her rahatsızlık, ruhumuzun bizi uyarma mekanizmasıdır. İşlerinden mutsuz olan insanlar sık sık hastalanıp işe gelemez hale gelirler. Bunun nedeni bedenlerinin çok zayıf olmasından ziyade, yapmak istemedikleri işlerden kaçmak için bedenlerinin savunma mekanizması geliştirmesidir. Aslında konu ruhumuzda izler bırakmaya başlamıştır.
Bu açıdan bakıldığında, bedenimizde oluşan her şey ruhumuzun bize gönderdiği çok önemli mesajlardır. Bu nedenle hastalıkları, bize bir şeyler göstermeye çalışan mesajlar olarak değerlendirdiğimizde hastalığı kabul etmemiz, şifalanma sürecimizin ilk ve en önemli adımı olur.
Bedenimizin sesini dinlediğimiz sıhhat dolu günler…
Antropolog Elif Oktav Erdemli
Soru ve bireysel çalışma talepleriniz için iletişime geçin