Bundan seneler evvel kim derdi ki, Picasso ve Rodin gibi yaratıcı zekalar İstanbullular’la buluşacak, diye... Ancak her ikisi de geldi ve her ikisi de İstanbullular için vazgeçilmez oldu. Emeği geçen herkese bir teşekkür artık boynumuzun borcu. Rodin, denilince akla ilk gelen Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastahanesi’nde yıllardır ikamet etmekte olan, "Düşünen Adam" geliyor. Sanki düşünmenin çok da önemli bir fazilet olmadığını iddaa edenlere inat yıllardır sukunetle düşünüyor.
Rodin aynı zamanda kadın bedenini okşayan bir sanatçı ve cehennemin kapısını bizlere gösteren bir rehber rolüyle de karşımıza çıkar. Rodin’in kadınları her an sevişmeye hazır ya da yeni sevişmiş gibi cinselliği en yalın haliyle üzerlerinde taşırlar. Rodin’in yandaşı olan Camille Claudel ile birlikteliği sırasında hayatına pekçok kadın girmiş ve Camille Claudel’in tahmin edemediği ölümüne çok az bir zaman kala nikah masasına oturmuşlardır. Bilinmeyen gelecek bilinirmişcesine nikaha katılanlar, gelin ve damat da dahil olmak üzere siyahlar giymişlerdir. Bir ömür boyu süren birliktelikleri bir nikah ve onun akabinde bir ölümle sonuçlanmıştır. Rodin de kısa bir süre sonra çok sevdiği hayat arkadaşının yanına doğru yol almıştır.
Dehası ve yeteneği ile, kadınlarını ayrı bir varlık olarak görmüş ve hepsine kendinden bir parça eklemiş ve bir parça almıştır. O’nun kadınları tutku doludur. Her biri ilham perileri gibi etrafında dolanmaktadır. Heykellerine baktığınızda onların etki alanlarından kurtulmak mümkün değildir. 360 derece ve 3 boyutta da izleyicilerini çağıran detayları ve ihtişamları ile karşınızda durmaktadır. Bedenlerin üzerindeki inanılmaz hakimiyeti, O’nun figürlerine de yansımıştır. Kimi zaman bir kalıptan çıkmışcasına birebir olan bedenlerin yanında mükemmele duyulan arzu eseri ortaya çıkan figürler de yeralmaktadır.
Rodin’in muhteşem ve vazgeçilemez eserlerinden biri olan, "Yaratıcı" kompozisyonunda da bu ihtişam siz sarmalamaktadır. Uzun süre ilahiyatla da ilgilenen Rodin’in eserindeki yaratıcı, tutku aracılığıyla evrenle iletişim kurmaktadır. "Yaratıcı" aynı zamanda "Cehennemin Kapısı" kompozisyonunda sağ alt köşede yeralan parçadır. Buradaki figür aslında Rodin’in ta kendisidir. Gerek imgelem gerekse şekil olarak birebir Rodin’e benzemektedir. Eserde O’nun kulağına fısıldayan muhteşem bedenli bir peri yeralmaktadır. Peri Rodin’in kulağına yaratımın sırları fısıldar ve O’na ilham verir. Perinin dişil ve muhteşem bedeni ise, ilhamı getiren kaynağın anahtarı gibidir. Belki de Rodin’in kadın bedenine olan düşkünlüğünün sırrı buradadır. O’nun ilham perileri baştan çıkarıcı ve cinselliğe hazır kadın bedenleridir. Bu tutku cehennemim kapısı eserinin ana temasıdır.
Yaratıcı’yı "Cehennemin Kapısının " tam sağ alt köşesinde yeralması ise, ona birazda imza havası vermektedir. Rodin dünyasının kapılarının sırrını bu imza ile ölümsüzleştirmiştir sanki.
Rodin’in heykellerini her biri biyografi niteliğindedir. Onun heykelleri simgelediği kişinin hayatını ve duygularını size tüm çıplaklığı ile anlatır. Heykellerinde kullandığı oyulmuş gözlerse, eseri izleyenlerin içinde akıp gitmesine ve kaybolmasına neden olmaktadır. Hayranı olduğu antik eserlerin tersine O’nun heykelleri her an sizinle iletişim kurmaya hazırdır. Yapmamız gereken tek şey, susup onları dinlemektir. Heykellerin üzerindeki her bir detayda, temsil ettiği kişinin kişilik özelliklerini gözler önüne sermektedir. O’nun heykellerine bakarken, sadece sanatçını değil, eserin de etkisi altındasınızdır artık.
Eğer sergiyi görme şansınız varsa, bir haftasonunuzu ayırın derim. Hem Emirgan ya da Bebek taraflarında güzel bir haftasonu kahvaltısı yapar, hem de bu görsel şölenin tadına varırsınız. Eğer böyle bir şansınız yoksa, bir şekilde Rodin’le mutlaka tanışın derim. Tutkulu seyirler...
Antropolog Elif Oktav Erdemli
Soru ve bireysel çalışma talepleriniz için iletişime geçin